Kemik sağlığı için beslenmenize dikkat ederek, 35 yaş sonrası için iyi bir yatırım yapabilirsiniz. 35 yaş, kemik kayıplarının görülmeye başlandığı dönemdir. Öncesinde kemik sağlığını güçlendirmek için yapılan her şey, sağlıklı bir yetişkinlik ve yaşlılık dönemi geçirmenizi sağlayacaktır. Anne karnında başlayan kemik dokusunun oluşumu, 30’lu yaşlarda zirve yaparak kendisini tamamlar ve kemik büyümesi durur. Kemik sağlığımızın zirve yaptığı dönem, 15-30 yaş aralığıdır. 35 yaş sonrasında, kemik yoğunluğunda kayıplar meydana gelmeye başlar. Buna ek olarak kadınlardaki menopoz sürecinde kemik erimesi, genelde çocuklarda görülen kemik eğriliği ve yumuşaklığı olarak ortaya çıkan raşitizm, kemiğin kırılganlaştığı osteoporoz gibi hastalıklar, kemik kaybını arttıran etkiler yaratmaktadır. Kemik ve kemiklerin oluşturduğu iskelet yapımızın yaşam boyu bizi taşıyabilmesi, güçlü olmasına bağlıdır. Beslenmemize dikkat ederek kemik sağlığımızı koruyabiliriz.
Kalsiyum ve Fosfor
Vücuttaki kalsiyumun %99’u kemiklerde ve dişlerde depolanmaktadır. Anne sütünde bulunan kalsiyum, kemik ve dişlerin oluşumuna aktif olarak katıldığı için önemlidir. Özellikle ergenlik döneminin bitimine kadar alınan kalsiyum; kemiklerde depolanan kalsiyum miktarını, kemik yoğunluğunu ve kalitesini belirlemektedir. Yeterli miktarda kalsiyum bulunmadığında vücut ihtiyacı olan kalsiyumu kemiklerden temin eder. Kalsiyumun kemiklerde azalması durumunda kemikler zayıflar, kemik kayıpları artar. Kemik sağlığı için kalsiyum alımı yeterli değildir; vücutta ne kadar kalsiyum emilimi sağlandığı da önemlidir. Vücuttaki kalsiyum emilimini artırmak için ise fosfora ihtiyaç vardır. Kalsiyum ve fosfor birlikte çalışan mineraller olarak, kemik sağlığı için gerekli olan kalsiyum emilimini sağlar. Kalsiyum ve fosfor bakımından zengin olan süt ve süt ürünlerini, soya fasulyesini, cevizi, lahanayı, brokoliyi, yeşil yapraklı sebzeleri, balık, kurutulmuş meyve ve kuru baklagilleri beslenmenize ekleyerek kemiklerinizi güçlendirebilirsiniz.
Kolajen
Kemikler esnektir ve bu esnekliği sayesinde karşılaştığı darbeleri içerisinde absorbe ederek, kendisini korur. Kemiklere esneklik veren ise kolajendir. Kolajen bir protein çeşididir ve vücutta en fazla bulunan protein olarak ön plana çıkmaktadır. Kolajen kemik yapısına katılarak eklem ve kıkırdakları korur, esneklik sağlar. Vücudumuz kolajeni kendisi üretebilmektedir ancak, 20 yaş sonrasında üretim azalır. Bu nedenle; kolajen üretimini destekleyen sığır eti, tavuk eti, hindi eti, balık, yumurta, yeşil sebzeler, kereviz, zeytin, ahududu, yaban mersini, pırasa, salatalık, şeftali, mango, kayısı, limon, kavun, havuç, bal kabağı gibi besinlere menünüzde yer verebilirsiniz.
D Vitamini
Sağlıklı kemikler için D vitamini “olmazsa olmaz” diyebileceğimiz bir öneme sahiptir. Kemiğin büyümesi, sertleşmesi ve onarım aşamalarında aktif rol oynar. Vücuttaki fosfor ve kalsiyum dengesini sağlar. Vücutta D vitaminin üretilebilmesi için ultraviyole Güneş ışığına ve yağa ihtiyaç vardır. Derinin ultraviyole güneş ışığıyla teması sonrasında, ciltteki yağ ile birleşerek D vitaminini gerçekleşir. D vitaminin %90’ı vücut tarafından üretilirken, %10’u dışardan besin yoluyla alınır. Günlük 20-30 dakika boyunca Güneş ışığına maruz kalarak ihtiyacınız olan D vitaminini elde edebilirsiniz. Diğer yandan balık yağında, somon balığında, yumurta sarısında, mantarda ve zeytinyağında D vitamini bulunmaktadır.