Multivitamin

21.yüzyılı sözcük tasarrufuyla tanımlamak gerekse; “değişim” ve “hız” doğru kelimelerdir. Çağımız insanların öncelikli hedefi değişime uyum sağlanmasıdır. Uyum sürecinde, yeni bilgi, beceriler yanında üretkenlik devreye girer. Doğal olarak enerji ihtiyacı artar. Bu noktada çoklu vitamin grupları imdada yetişir. İhtiyaca yönelik, bilinçli kullanım sayesinde enerji ve zindelik enjekte ederler. 

Multivitamin Nedir, Ne İşe Yarar?

Gıda takviyeleri arasında en sık tercih edilen multivitaminlerdir. Mikrobesin olarak adlandırılan vitamin ve mineraller içerirler. Bileşimlerindeki çinko ve selenyum bağışıklığı güçlendirirken aminoasit ve yağ asidi ilaveleri enerji desteği sunar. Zengin içerikleri sayesinde yaş gruplarına özel ihtiyaçları karşılarlar. Ürünler, bu yönleriyle yorgunluk, bitkinlik gibi sorunlara çözüm üretir. Multivitaminlerin sağladığı faydalar şunlardır; 

  • Ginseng benzeri katkılar stres üzerine azaltıcı etki eder.
  • Q10 gibi anti aging etkiye sahip mineraller içeren ürünler aynı zamanda anti oksidan özelliktedir.
  • Metabolizma faaliyetlerini ve kalp sağlığını destekler.
  • Omega-3 içeren multivitaminler yaşlıların zihinsel işlevlerini kuvvetlendirir. 
  • Çinko ve magnezyum gibi mineraller, yaşlılık kaynaklı eklem ağrılarında hatırı sayılır konfor sunar.

Multivitamin Hangi Durumlarda Kullanılır?

Multivitaminleri ve diğer gıda takviyelerini konu alan çok sayıda bilimsel araştırmaya rastlarız. İlgili çalışmalarda çoklu vitamin gruplarının, insan vücuduna pek çok farklı noktalarda destek sağladığı yönünde bulgular vardır. Öte yandan vitamin kullanımı doğal beslenme yerine geçmez. Sağlıklı ve dengeli beslenmenin yetersiz kaldığı:

  • Vücut direncinin düştüğü travma ve kazalar,
  • Enfeksiyonlar,
  • Büyüme ve üreme dönemleri,
  • Vegan ve vejetaryen beslenmeden kaynaklı vitamin ve mineral eksiklikleri,
  • Fiziksel ve zihinsel olarak yüksek tempolu aktivite dönemleri,
  • Kan tetkiklerinde vitamin ve mineral değerlerinin eksik çıkması,

İlaveten, hamilelik, emzirme dönemi ve ilaç kullanılan dönemlerde hekim kontrolünde kullanılmaları uygun olur. Patentli olmaları sorgulanmalıdır.

Multivitaminler Nasıl Kullanılır?

Multivitaminler, tedavinin ana öğesi değildir. Hastalık vb. durumlarda bağışıklığın desteklenmesi ve dinçlik vermesi amacıyla kullanılırlar. Sağlık hedefli tüm ürünlerde olduğu gibi düzenli alınmaları zorunludur. Şurup, kapsül, tablet, efervesan gibi farklı formlarda üretilmeleri her yaşta kullanım kolaylığı sunar. Öncesinde ürünün prospektüsü dikkatli okunmalıdır. Tavsiye edilen doza riayet edilmesi gerekir. 

Multivitamin seçiminde tercih güvenilir firmalardan yana olmalıdır. Çocuklar için üretilen ürünlerin ambalajları farklı özen gerektirir. Çizgi film karakterleri ve ilgi çekici görseller yanında ürünün tadı ve kokusu kullanımı keyifli hale getirir.

Siz de destek ürün arayışında iseniz İYİBİZE’nin “vitaminler” kategorisinde yer alan geniş ürün yelpazesini incelemelisiniz. Eksikliğini hissettiğiniz mineral ve vitaminleri içeren ürünleri sipariş edip kullanarak kendinizi daha zinde ve sağlıklı hissedebilirsiniz.

Vitamin destek ürünleri  ilaç değildir. Hastalıkların tedavisi amacıyla ilaç yerine kullanılmaz. Gıda takviyesi olarak normal beslenmeyi güçlü bir şekilde destekler.

Multivitaminler ürünlerini görmek için tıklayınız.

K Vitamini

Hayatın sigortası yoktur. Yaşamın içinde birçok kez kaza ve yaralanmalara maruz kalırız. Kanama riskiyle karşı karşıya geliriz. Bu noktada pıhtılaşma faktörleri devreye girer. Doku ve organ bozulmalarından ve hayati tehlikeden bizi korur. Pıhtılaşmanın oluşması için K vitaminine ihtiyaç vardır.

K Vitamini Nedir ve İşe Yarar?

Yağda çözülebilen vitaminlerdendir. Vücutta depolanırlar. K1 ve K2 olmak üzere iki türü bulunur. K1 bitkisel besinlerden alınır, K2 ise bağırsaklardaki bakteriler tarafından üretilir. Yeni doğmuş bebeklerde eksikliği daha sık görülür. İçeriğinde K vitamini olan ürünler ilaç yerine geçmez. Takviye gıda olarak kullanılır. D vitamine ile kombinasyonlandıklarında etkileri artar. 

K vitamini faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz; 

  • Kandaki kalsiyumun kemiklere taşınması sürecinde D vitaminini destekler.
  • Kanama durumunda pıhtılaşma faktöründe rol oynar.
  • Kalp hastalıkları riskini azaltır.
  • Yara iyileşmesini hızlandırır.
  • Kemik sağlığı ve kırıkların iyileşme sürecine olumlu etki eder.

K Vitamini Hangi Besinlerde Bulunur?

K1 vitamini; Bitkisel gıdalarda bulunur. K Vitamininin bulunduğu besinler şunlardır; 

  • Fındık, fıstık, kaju gibi yağlı ve kuruyemişler.
  • Bakliyat ürünleri
  • Taze fasulye, bezelye, Meksika fasulyesi, kuşkonmaz, brokoli, karnabahar, karalahana, hindiba, maydanoz ve karahindiba gibi sebzeler.

K2 vitamini;  süt, süt ürünleri, yumurta ve bazı fermente gıdalarda bulunur. Bağırsakta bulunan bakteriler tarafından üretilebilir. Uzun süreli antibiyotik kullanımında bu mekanizma bozulabilir.

Her iki türdeki vitamin ihtiyaç fazlası alındığında idrar ve dışkıyla atılabilir. Bu nedenle toksik belirti oluşmaz. 

K Vitamini Eksikliğinde Belirtiler Nelerdir?

K vitamini eksikliği sindirim bozukluğu durumunda ortaya çıkar. En önemli ve hayati etkiye sahip belirti, pıhtılaşma eksikliğinden kaynaklanan aşırı ve durdurulamayan kanamadır. Nitekim eksiklik bu şekilde tespit edilir. Diğer belirtiler şunlardır:

  • Deride tırnakların alt kısmında oluşan kan pıhtıları,
  • Deri yüzeyinde çürüme ve kanamalar,
  • Koyu renk dışkı ve dışkıda kan görülmesi,

Bu belirtiler ileriki yaş dönemlerinde ortaya çıkar. Bebeklerde ise göbek kordonu civarında kanamalar oluşur. Bebeğin yüzünde, sindirim sisteminde ve vücudun farklı yerlerinde aynı izlere rastlanır. Eksiklik nedeni sorgulandığında K vitaminin plesantaya geçmediği ve anne sütünde çok az bulunduğu sonucuna ulaşılır.

Vitamin K eksikliğinde kesin tanı, özel kan tetkikleriyle, konulur. Sonrasında güvenilir takviye ürün arayışına girenlere İYİBİZE’nin geniş ürün yelpazesini inceleyebilirsiniz. “Vitaminler” başlığında yer alan K vitamini içeren ürünleri hemen sipariş vererek güvenle kullanabilirsiniz. Damla, eferbasan ve sprey formlarıyla her yaş grubu için ideal kullanım sunan ürünler katkı maddesi, koruyucu, yapay aroma ve şeker içermez.

Vitamin destek ürünleri  ilaç değildir. Hastalıkların tedavisi amacıyla ilaç yerine kullanılmaz. Gıda takviyesi olarak normal beslenmeyi güçlü bir şekilde destekler.

K vitamini ürünleri görmek için tıklayınız.

E Vitamini

“E vitamini katkılı” şeklinde lanse edilen cilt sağlığı ve bakım ürünlerine eminim siz de rastlamışsınızdır. Bu ibareyi, yüz, el, vücut ve dudak bakım ürünlerinin etiketlerinde sıkça görürüz. Makyaj ürünlerinde de kullanılır. Bir anlamada gençlik ve güzelliği sembolize eder.

E Vitamini Nedir, Faydaları Nelerdir?

E vitamini yağda çözülen vitaminler grubunda yer alır. Sekiz farklı tipte formu vardır.  Önemli bir antioksidandır.  Besin ve çevresel etmenlerle vücudumuza giren serbest radikallerin etkilerini tamponlar. Hücre zarını zararlı reaktif oksijen tiplerinden korur. Göz sağlığı ve dolaşım açısından önemlidir. Alzheimer hastalığında koruyucu rol üstlendiğine dair çalışmalar mevcuttur.

Cilt sağlığı üzerine etkileri de oldukça fazladır. Kirlilik ve çevresel stres etkilerinden korur. Cilt bariyerini güçlendirir. Yaşlanma faktörleriyle mücadele eder. E Vitamininin sağladığı diğer faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz; 

  • Özellikle güneş hasarı sonrasında cildi yatıştırır.
  • Cilt tonunu açar ve aydınlanma sağlar.
  • Kırışıklıkları ve çatlakları azaltır, cilt esnekliğini destekler.
  • Cildin nemini korur. 
  • Yara ve yanık izlerinin hafiflemesini sağlar.
  • Siyah nokta oluşumunu önler.

Yeterli miktarda alınan vitamin E alanların cildi doğal ve sağlıklı bir ışıltıya kavuşturur.

E Vitamini Kaynakları Nelerdir?

E vitamini içeren besinler günlük beslenmemizde yeterli miktarda yer alır. Özellikle yağlar sofralarımızın vazgeçilmezidir. Genel olarak vitamin E içeren besinleri şu şekilde sıralayabiliriz: 

  • Zeytin, ayçiçeği, kanola ve soya yağı 
  • Kabak, ıspanak, kuşkonmaz
  • Ayçiçeği çekirdeği
  • Zeytin
  • Yaban mersini
  • Badem
  • Fındık, fıstık ezmesi
  • Domates
  • Yeşil yapraklı sebzeler
  • Avokado
  • Et, süt

E Vitamini Eksikliği Nelere Yol Açar?

E vitamini eksikliğine nadiren rastlanır. Sebebi eksik alımdan ziyade sindirim sorunlarıdır. Vitamin E eksikliği, daha çok sinir sistemi üzerine etki eder. Vücutta, “nöropati” denilen sinir hasarıyla oluşan ağrılar ortaya çıkabilir.

Fazla alınması durumunda bulantı, ishal ve kramplar ve bulanık görme gibi problemler oluşabilir. 

Kemoterapi tedavisi alanlar ve kan sulandırıcı ilaç kullananların hekim kontrolünde vitamin kullanması önemlidir. Bu noktada sorun alınan takviye vitaminin zararı değildir. Tedavide kullanılan ilaçların etkisini azaltma riskidir.

Siz de E vitamini takviyesine ihtiyaç duyarsanız İYİBİZE’nin geniş ürün yelpazesini inceleyebilirsiniz. Seçeceğiniz ürünleri hemen sipariş vererek güvenle kullanabilirsiniz. Kendinizi daha sağlıklı ve daha güzel hissedeceğinizi göreceksiniz.

Vitamin destek ürünleri  ilaç değildir. Hastalıkların tedavisi amacıyla ilaç yerine kullanılmaz. Gıda takviyesi olarak normal beslenmeyi güçlü bir şekilde destekler.

E vitamini ürünleri görmek için tıklayınız.

D Vitamini

Değişen yaşam koşulları bizi ofis ortamlarına çekerken güneşten uzaklaştırdı. Dikey şehirleşme ise açık hava aktivitelerimize setler ördü. Oysaki vitamin D sentezi için güneş ışığına ihtiyaç duyulur. Eksikliği ciddi sağlık problemlerine yol açan vitamin, her yaş grubu için elzemdir.

D Vitamini Nedir, Eksikliğinde Ne Olur?

Diş ve kemik sağlığı denilince aklımıza ilk gelen D vitaminidir. Yağda çözülen bir vitamin çeşididir. Karaciğerde ve yağ dokuda depolanır. Güneş ve besinlerden alınan vitamin karaciğer ve böbrekte değişime uğrar. Özellikle anne çocuk sağlığı açısından önemli bir vitamindir.

D vitamini eksikliği, diyabet, hipertansiyon, depresyon ve kalp hastalıklarına zemin oluşturur. Bağışıklık sistemi zayıflar. Yanı sıra yetişkinlerde diş çürümesi, kemik kırıkları ve osteomalazi oluşur. Çocuklarda ise, diş hasarları, kemik bozuklukları ve raşitizm görülür.

Kimlerde D Vitamini Eksikliği Riski Fazladır?

D vitamini eksikliği; beslenme hataları, metabolizma bozukluğu, genetik hastalıklar ve güneş ışınından yeteri kadar faydalanamama nedeniyle oluşur. Vücudu güneş görmeyecek şekilde  giyim tarzı benimseyenler ve sürekli yüksek faktörlü güneş koruyucu kullananlar daha dikkatli olmalıdır.

Bazı kişiler dezavantajlı grupta yer alır:

  • Koyu ten rengine sahip olanlar,
  • Yaşlılar,
  • Bebekler,
  • Yağ emilimi bozukluğu olanlar,
  • Böbrek ve karaciğer hastaları,
  • Bağırsak bozuklukları yaşayanlar,
  • Mide ameliyatı geçirenler,
  • Epilepsi ilacı kullananlar,
  • Kortizon kullananlar,
  • Çölyak hastaları.

D Vitamini İçeren Besinler Nelerdir?

Vücudumuz için gerekli D vitamininin % 95’i güneş ışınlarından karşılanır. % 5’lik dilimdeki yiyecekler şunlardır:

  • Ton balığı, uskumru, somon, sardalya gibi yağlı balıklar
  • Süt ve süt ürünleri
  • Tavuk ciğeri
  • Yumurta
  • Tahıl ürünleri
  • Mantar
  • Doğal meyve suları
  • Maydanoz, ısırgan otu

D Vitamini Eksikliğinde Hangi Belirtiler Görülür?

D vitamini eksikliği kan testi ile tespit edilir. Aşağıdaki belirtiler görüldüğünde hekime başvurmak faydalı olur.

  • Yorgunluk
  • Genel vücut ağrısı
  • Denge sorunu
  • Kemik ağrıları
  • Kuvvet kaybı
  • Baş ağrısı
  • Saçlarda dökülme
  • Depresyona yatkınlık
  • Eklem ağrısı
  • Gözaltında morluk
  • Üşüme
  • Aşırı terleme
  • Obeziteye yatkınlık
  • Uyku bozuklukları
  • Büyüme geriliği

Multipl Skleroz (MS),crohn ve ülseratif kolit gibi hastalıklarda vitamin D düzeyinin düşük olduğu görülür. Bu durumda enjeksiyon tedavisi ve takviye edici ürünlere başvurulur. Damla, sprey, softjel ve çiğneme tableti formlarındaki ürünler kullanım kolaylığı sunar. Öte yandan gereğinden fazla alımı, böbrek taşı oluşumu ve hipertansiyon gibi sorunlara yol açar. Bu nedenle kullanım dozu hekim tarafından belirlenmelidir.

Siz de vitamin D eksikliğinizi gidermek ve yaşam kalitenizi arttırmak için İYİBİZE’nin “vitaminler” başlığı altında yer alan ürünleri inceleyip sipariş verebilirsiniz. İlave şeker, tatlandırıcı, yapay aroma, glüten ve maya içermeyen güvenli ürünler sağlık aşılar.

Vitamin destek ürünleri  ilaç değildir. Hastalıkların tedavisi amacıyla ilaç yerine kullanılmaz. Gıda takviyesi olarak normal beslenmeyi güçlü bir şekilde destekler.

D vitamini ürünleri görmek için tıklayınız.

C Vitamini

Vitaminler arasında en çok tanınırlığa sahip olan C vitaminidir. Bağışıklık sistemi denilince de aklımıza aynı vitamin gelir. Doğal vitamin C içerikli takviye gıda formları düzenli kullanımla vücut fonksiyonlarını destekler. Depolanmadığı için günlük yeterli dozda alınması önemlidir.

C Vitamini Nedir?

C vitamini, suda çözülen vitaminler arasındadır. Isıya dayanıksız olan vitamin enzimatik tepkimelerde yer alır. İçeriğindeki serbest radikaller sayesinde sağlıklı yaşlanmayı destekler. Bitkisel kökenli demirin biyoyararlığını arttırır. Bu nedenle tahıl ve baklagil içeren menülere portakal suyu gibi içecekler ve vitamin C açısından zengin salata eklenmesi akıllıca olur.

C Vitamininin Faydaları Nelerdir?

C vitamini, hücrelerimize zarar verebilecek molekülleri nötralize eder. Aynı zamanda:

  • Güçlü bir antioksidandır.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Katarakta karşı koruma sağlar.
  • Kolajen üretimini ve yaraların iyileşmesini destekler.
  • Mide, meme, ağız gibi kanser türlerinde riski azaltır. 
  • Diş eti sağlığını destekler.
  • Osteoartritli kişilerde kıkırdak kaybını azaltmada etkilidir.
  • Kimyasallara maruz kalınması sonucu oluşan stresi azaltır.
  • Akne, sedef gibi hastalık belirtilerini hafifletir.
  • Kan basıncını düşürür.
  • Vücuttaki histamini azaltarak alerji belirtilerini hafifletir.
  • Cilt ve saç sağlığını destekler.
  • Yara iyileşmesini hızlandırır.

C Vitamini Eksikliğinde Ne Görülür?

C vitamini eksik alındığında bağışıklık sistemi zayıflar. Bu vitaminin eksikliğinde görülebilecek sorunları şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Diş etlerinde kanama ve diş eti enfeksiyonları, 
  • Saç dökülmesi ve saçta kuruluk,
  • Anemi,
  • Gözde kuruluk,
  • Yara iyileşmesinde gecikme,
  • Kemik kırılganlığında artış,
  • Eklemlerde ağrı ve şişkinlik,

görülür. Eksiklik, uzun süre tedavi edilmediğinde “Skorbüt” hastalığı oluşur.

C Vitamini Hangi Besinlerde Bulunur?

Ağırlıklı olarak meyve ve sebzelerde bulunur. Zengin C vitamini içeren besinleri şu şekilde listelemek mümkündür:

  • Portakal, greyfurt, limon, 
  • Kivi, ananas, kavun, çilek, kuşburnu, böğürtlen,
  • Dolmalık, yeşil ve kırmızı biber; kuşkonmaz, ıspanak, 
  • Brüksel lahanası, lahana, kırmızı lahana, karnabahar, maydanoz ve domates suyu

C vitamini ihtiyacımızı günlük yaşam tarzımız belirler. Sigara kullanımı, hamilelik, emzirme gibi faktörler ihtiyacı artırır. Takviye gıda şeklindeki ürünlerin serin ve kuru yerde muhafaza edilmesi gerekir. Çocukların ulaşamaması için gerekli tedbirlerin alınması ihmal edilmemelidir.

Vitamin C desteğine ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız İYİBİZE’nin geniş ürün yelpazesinden hemen sipariş vererek kullanabilirsiniz. Kuşburnu tozu, turunçgil kompleksi ve kara mürver ekstresi gibi doğal içeriklere sahip güvenli ürünler sayesinde kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. Portakal aroması gibi şekersiz tatlandırıcıların kullanıldığı farklı formlardaki ürünleri çocuklarınız da severek kullanır.

Vitamin destek ürünleri  ilaç değildir. Hastalıkların tedavisi amacıyla ilaç yerine kullanılmaz. Gıda takviyesi olarak normal beslenmeyi güçlü bir şekilde destekler.

C vitamini ürünleri görmek için tıklayınız.

B Vitamini

Gün içinde tükettiğimiz besinler yaşamsal ihtiyaçlarımızı karşılar. Yediklerimiz, kan yoluyla hücrelere aktarılır. Sonrasında vitamin ve mineraller sayesinde hücre mitokondrisinde enerji üretilir. Zihinsel ve fiziksel fonksiyonlarımızı devam ettirebiliriz. Bu döngüde B vitaminleri önemli role sahiptir. 

B Vitamini Faydaları Nelerdir?

B Grubu vitaminlerin; anemi, çölyak, chron gibi rahatsızlıklarda, vegan ve vejateryen beslenme, ilaç kullanımı durumunda takviyeleri gerekir.

Faydalarını listelemek gerekirse:

  • Enerjiyi yükseltir.
  • Doğurganlığı destekler.
  • Sigara ve alkolün zararlarını tamponlar.
  • Yaşlanmayı geciktirir.
  • Tırnak kırılması, saç dökülmesi ve ishali önler.
  • Zihinsel faaliyetleri güçlendirir.
  • Alyuvar üretimini destekler.

B Grubu Vitaminler Nelerdir?

Bu gruptaki vitaminlerin hepsi enerji metabolizmasında rol oynar. Dilerseniz farklı etkilere sahip B vitaminini birlikte tanıyalım.

Tiamin (B1): Tahıllar, börülce, midye, mantar, fasulye ton balığı gibi kaynaklarda bulunur. Cilt, saç, kaslar ve beyin fonksiyonlarını destekler. Eksikliğinde güçsüzlük, yorgunluk ve sindirim problemleri yaşanır.

Vitamin B2 (Riboflamin): Et, yumurta, peynir, yeşil yapraklı sebzeler ve tahıllarda yoğun miktarda bulunur. Cildi, dolaşım ve sinir sistemini destekler. Eksikliğinde yorgunluk, dermatit, iştah kaybı, anksiyete problemleri yaşanır.

Vitamin B3 (Niasin): Kümes hayvanları, süt, balık, fıstık, esmer pirinç ve mantar gibi besinlerde bulunur. Sinir ve dolaşım sistemini destekleyip bitkinliği önler. Cildi güzelleştirir. Eksikliğinde dermatit, ishal ve bunama gibi sorunlar oluşur.

Vitamin B5 (Pantetonik Asit): Ayçiçeği tohumu, buğday, avokado 

ve karaciğerde bulunur. Hemoglobin ve steroid hormon yapımında etkilidir. Eksikliğinde sinir sistemi bozuklukları görülür.

B6 Vitamini: Kırmızı et, ay çekirdeği, ceviz, ton balığı vb. besinlerde bulunur. Alyuvar yapımı, kalp sağlığı ve bilişsel süreçlerde etkilidir. Eksikliğinde depresyon, gerginlik, anemi gibi sorunlar yaşanır.

B7 vitamini( Biotin): Yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıllı ekmek, yumurta, somon, havuç, fındık vb. besinlerde bulunur. Saç, tırnak, kemik sağlığı ve glikoz sentezi için önemlidir. MS tedavisini destekler. Eksikliğinde ciltte kuruluk, deri ve saç dökülmesi yaşanır.

Vitamin B9 (Folik Asit): Kuşkonmaz, ıspanak, bamya; portakal ve domates suyunda yoğun olarak bulunur. Düşük ve nöral tüp defektini önler. Kolon kanseri ve kalp rahatsızlığı riskini azaltır. Eksikliğinde anemi, halsizlik, kilo kaybı, dil ve ağız bölgesinde çatlaklar görülür.

B12 vitamini (Kobabalamin): Kırmızı et, somon, alabalık, yumurta ve kümes hayvanlarında bol miktarda bulunur. Vücutta üretilemez, depolanabilir. Sinir sistemini, alyuvar üretimini destekler. Yaşlanma karşıtı etkiye sahiptir. Kan basıncını dengeler. Sarı nokta riskini azaltır. Eksikliğinde denge ve görme sorunları, anemi, nefes darlığı vb. problemler yaşanır. 

Eksikliğini hissettiğiniz B vitamini,  İYİBİZE’den hemen sipariş ederek güvenle kullanabilir ve kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. 

Vitamin destek ürünleri  ilaç değildir. Hastalıkların tedavisi amacıyla ilaç yerine kullanılmaz. Gıda takviyesi olarak normal beslenmeyi güçlü bir şekilde destekler.

B vitamini ürünleri görmek için tıklayınız.

Probiyotik

Probiyotik

Probiyotik, “yaşam için” manasına gelmektedir. Bağışıklık sistemini ve sindirim sistemini koruyan probiyotikler, bağırsak florası içerisinde yer alan mikroorganizmalardan biridir. Bağırsak florası içerisinde dost ve düşman mikroorganizmalar birlikte yer alır. Bu mikroorganizmaların 500’den fazla türü olduğu ve bir insandaki sayısının 100 trilyonu bulduğu bilinmektedir. Bu mikroorganizmalar arasında yer alan canlı bakterilere ve mayalara kısaca probiyotik denmektedir.  Probiyotikler, bağırsak florası içerisindeki dost bakteriler olarak da bilinmektedir. Vücuda zarar veren, hastalığa neden olan düşman bakterilerin kana karışmasını engeller. Probiyotikler gıdalar yoluyla alınan minerallerin ve vitaminlerin emilimini sağlar, besinlerin sindirilmesini destekler. Gıdalardan sağladığımız fayda probiyotikler sayesinde artmaktadır. Vücutta oluşan iltihapların giderilmesinde aktif rol alır. Alerji gelişimini engeller.

Probiyotikler doğduğumuz andan itibaren vücudumuzda doğal olarak bulunur. Dışarıdan gıda olarak alınan probiyotikler de vardır. Bunları yoğurt, kefir, ayran, turşu, peynir, tereyağı, şarap, boza, şalgam gibi sıralayabiliriz. Bu gıdaları tüketsek dahi bağırsak floramızdaki denge probiyotiklerin aleyhine bozulabilir.  Böyle zamanlarda, çocukların ve yetişkinlerin takviye probiyotik alması gerekir.

Bağırsak Florası Neden Bozulur?

  • Antibiyotikler sadece enfeksiyona neden olan bakterileri değil, yararlı probiyotikleri de öldürür. Antibiyotik kullanımının artışına bağlı olarak vücutta dost probiyotik sayısı azalır.
  • Beslenmede bitkisel gıdalara yer verilmemesi, probiyotiklerin çoğalmasını etkiler. 
  • Sezaryenle dünyaya gelmek, yeni doğanın bağırsak florasını olumsuz etkiler. Anne karnındaki bebekte doğum anına kadar bakteri bulunmaz; ancak doğum anında annenin probiyotikleriyle temasa geçen bebekte bağırsak florası oluşmaya başlar. Anne sütü de bağırsak florasının sağlıklı gelişmesinde etkilidir. Bu nedenle, anne sütü ile beslenemeyen bebeklerin bağışıklık sistemi yeterince gelişmeyebilir.
  • Gıda sektöründe ve hayvancılıkta kullanılan, günümüzde giderek yaygınlaşan kimyasal maddeler vücutta probiyotik oluşumunu olumsuz yönde etkilemektedir. Kimyasal maddeler vücutta yeni ajanların oluşmasına neden olarak bağırsak florasındaki dengenin dost probiyotikler aleyhine bozulmasına neden olur.
  • Yaşlılığa bağlı olarak vücutta probiyotikler azalır, düşman bakterilerde ise artış gözlemlenir. Besinlerden yeterince emilim sağlayamayan, vitamin ve mineral yönünden zayıf kalan yaşlıların vücutlarında kronik rahatsızlıklar ortaya çıkmaya başlar.
  • Menopoz döneminde hormonal dengeleri değişen kadınların vücutlarında zararlı bakteri artışı gözlenir, bağırsak florasındaki denge bozulur.
  • Aşırı stres ve uyku problemleri bağırsak florasının bozulmasına neden olur.
  • Şekerli gıdaların çok tüketilmesi bağırsak florasındaki zararlı bakterileri besler ve onların üremesinde itici güç haline gelir.
  • Laktoz veya glüten alerjileri, kişinin beslenme düzenini etkiler. Süt ve tahıl ürünleri gibi bitkisel gıdalardan yoksun beslenme programları, vücutta probiyotik oluşumunu engeller. Alerjisi olan çocuk veya yetişkinler, laktoz ve glüten içermeyen takviye probiyotik kullanabilir.

Probiyotik ürünleri görmek için tıklayınız.

Magnezyum

Magnezyum

Magnezyum vücudumuzda bulunan en önemli 11 mineral içerisinde yer alır ve 4. sıradadır. Mineraller vücut tarafından üretilemediği için, dışarıdan besin yoluyla veya takviye edici ürünlerle alınması gerekmektedir. Magnezyumun vücudumuzda en çok kemik ve dişlerde (%60) yumuşak dokularda (%39) ve en az kanda (%1) bulunmaktadır. Yoğunluk açısından değerlendirildiğinde en yoğun olarak yer aldığı organlar beyin ve kalptir. Diğer yandan, 300’den fazla enzimin çalışmasında aktif rol aldığı için hayati öneme sahiptir. Vücudumuz enerji üretirken, kasların kasılmasını sağlarken, sinir sinyallerini gönderirken veya kan basıncını düzenlerken Magnezyum ihtiyacı duyar. Bir yetişkinin günlük Magnezyum ihtiyacı, yaklaşık 24 gramdır. Rezerv eksildiğinde, vücut üretemediği için kemiklerdeki magnezyumu kullanmaya başlar. Kemik sağlığı tehlikeye girer. Buna ek olarak; uzun süre pişirilen yemekler, yumuşak içimli sular veya çok işlenmiş gıdalar Magnezyum emiliminde %50’ye varan oranlarda azalmalar yaşanmasına neden olmaktadır. Stres ve gebelik gibi faktörler ise Magnezyum ihtiyacını artırırken, çok fazla terlemek Magnezyum atılımını artıran bir etki yaratmaktadır. Bu nedenle, takviye olarak alınması gerekmektedir. Yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı, migren atakları, depresyon, kas krampları ve uyuşma gibi sorunlar yaşıyorsanız vücudunuzda Magnezyum eksikliği olabilir. Özellikle diyabet hastaları, böbrek yetmezliği olanlar, yaşlılar, kanser hastaları, alkol bağımlıları ve sindirim problemleri olanlar risk altındadır. 

Magnezyum ATA

Magnezyum takviyesi kullanmaya karar verdiğinizde, karşınıza birçok seçenek çıkacaktır. Bunlardan biri de Magnezyum ATA (Asetil Taurinat)’tır. Magnezyum ATA, beyin bariyerini geçebilen bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla depresyon gibi zihinsel sorunlara ve migren ataklarına karşı etkilidir. Uyku problemini çözer, kemik ve diş sağlığını korur. Vücuttaki magnezyum aktivasyonunu artırır. Felç veya kalp krizi riski için ya da bağırsak ve sindirim problemlerine yol açan elektrolit dengesizliğiiçin, Magnezyum ATA kullanabilirsiniz.

Sizin için en uygun Magnezyum türünü tespit etmek için doktorunuza başvurun.

Magnezyum Faydaları

  • İnsülin, DHEA, Tiroid, Testosteron ve Östrojen gibi birçok hormonun salınımında rol oynar.
  • Kortizol seviyesinin dengelenmesini sağlar.
  • Depresyonun ve stres bozukluklarının önüne geçer. Mutluluk hormonunun dengede kalmasında etkisi büyüktür.
  • Diş ve kemik sağlığının korunmasını sağlar.
  • Magnezyum vücuttaki yorgunluk ve bitkinlik hissine karşı etkilidir. 
  • Hücreye zarar veren cıva, alüminyum ve kurşun gibi elementlere karşı koruma sağlar.
  • Vücutta bulunan organ ve dokuların fonksiyonlarını tam olarak yerine getirebilmesi için, kan düzeyinin normal olması gerekir. Magnezyum vücuttaki kan düzeyinin dengelenmesinde önemli bir rol üstlenir. 
  • Hücre içindeki potasyum ve kalsiyum tutunma değerlerini olumlu etkiler. Magnezyum seviyesi düştüğünde hücre içindeki potasyum ve kalsiyumun işlevselliği de azalır.

Magnezyum ürünlerini görmek için tıklayınız.

Selenyum

Selenyum

Vücutta bulunan doku ve organlar, işlevlerini yerine getirebilmek için enzimlerin yardımına ihtiyaç duyar. Bu enzimlerin çalışabilmesi için de minerallere ihtiyacı vardır. Selenyum, enzimlerin görevlerini yerine getirmesinde onlara yardımcı olan ve vücut tarafından üretilemeyen önemli minerallerden biridir. En önemli görevi, Glutatyon enziminin çalışmasını sağlayarak bağışıklık sistemini, Tiroid bezlerinin çalışma düzenini ve DNA fonksiyonlarını iyileştirmektir. Glutatyon enzimi vücudun “ana antioksidanı” olarak bilinir ve serbest radikallerin yol açtığı hücre hasarlarının onarılmasını sağlar. Selenyum minerali Glutatyon ile birlikte vücutta bir antioksidan gibi işlev görerek, bazı kanser türlerinin oluşumunun önüne geçer. Özellikle karaciğer, meme, kolon ve prostat kanserleri söz konusu olduğunda Selenyum, hastalığın şiddetini azaltmada etkilidir. Ayrıca HIV virüsünün gelişimini engelleyerek AIDS hastalığını yavaşlatır. Doğurganlığı artırır. Selenyum kalp rahatsızlıklarına karşı koruma sağlar. DNA hasarlarının onarılmasında rol oynar. Vücudunuzda yeterli selenyum rezerviniz varsa saç ve tırnaklarınız hem daha güçlü hem de daha sağlıklı olur. Vücutta oluşan enfeksiyonlara ve iltihaplara karşı iyileştirici etkisi vardır. Özellikle erken yaşlanma belirtilerinin ortaya çıkmasını engeller. 

Selenyum dışarıdan gıda yoluyla alınabilir. Ancak tarımda kullanılan hormonlu gübreler, fabrikalarda gıdalara uygulanan işleme yöntemleri ve pişirmenin yüksek ısıda yapılması gibi nedenlerden dolayı; gıdalardan Selenyum tedariği yapmak çok zordur. Bu nedenle, günümüzde takviye Selenyum almak daha önemli hâle gelmiştir.

Selenyum Eksikliğinin Sonuçları

  • Bağışıklık sisteminin tepkilerinde yavaşlamalar meydana gelir.
  • Tiroid bezi iltihabı ve diğer Tiroid rahatsızlıkları oluşabilir. 
  • Hücre onarımı yavaşlar, yaşlanmaya karşı vücudun savunma sistemi zayıf düşer. 
  • Yaşlılığa bağlı olarak ortaya çıkan kronik rahatsızlık riski artar. 
  • Vücuttaki Selenyum eksikliği, kardiyovasküler hastalıkların oluşumunu hızlandırır. Özellikle kalp kası bozukluğunda Selenyum eksikliğinin büyük payı vardır.
  • Selenyum eksikliği kadınlarda düşük yapmaya yol açarken, erkeklerde kısırlığa sebebiyet verebilmektedir.
  • Selenyum fazlalığı ise vücutta toksin artışına neden olabilir. Selenyumun yeterli miktarda alınmasına özen gösterilmelidir.

Selenyum Faydaları

  • Hücrelerin onarılmasını sağlayarak yaşlanmayı geciktirir.
  • Antikor üretiminde aktif rol alır.
  • Kemoterapi alıyorsanız yan etkilerinden korunmanızı sağlar. Ayrıca kanserojen maddelerin vücuttaki etkilerini azaltan bir etkisi vardır.
  • İltihapları azalttığı için astım gibi solunum yolları rahatsızlıklarının tedavisinde faydalı olabilmektedir.
  • Onarıcı etkisinden dolayı vücutta oluşan yara ve yanıkların tedavisinde de Selenyum kullanılmaktadır.
  • Hepatit C, grip ve tüberküloz gibi rahatsızlıklarda iyileştirici etkisi vardır.
  • Yaş almaya bağlı olarak selenyum rezervlerinde azalma görülür ve bu durum Alzheimer hastalığını tetikleyebilir. Selenyum takviyesi ile Alzheimer hastalığının ortaya çıkışı engellenebilir.

Selenyum ürünlerini görmek için tıklayınız.

Kolajen

Kolajen

Kolajen, vücut bütünlüğünü korumak için görevli bir proteindir. Vücutta en fazla bulunan yapısal proteindir. Kolajen olmasaydı, organ ve dokularımız bir arada bulunamazdı. Kolajen aynı zamanda, cildimizin ihtiyaç duyduğu esnekliği ve parlaklığı sağlar. Bağ dokularını onarır. Kolajen kemik ve kas dokusunu korurken, eklemleri sağlıklı kılar. Vücudumuz kolajen üretmesine rağmen, 20’li yaşlardan itibaren kolajen üretiminde azalmalar başlar. Özellikle 40 yaş ve sonrasında kolajen üretimi çok zayıflar. Vücutta kolajen üretiminin azalmasıyla birlikte cilt matlaşır, sarkma ve kırışıklıklar meydana gelir, vücut esnekliği azalır, eklemlerde problemler ortaya çıkmaya başlar. Kolajen azaldıkça yaşlanma belirtilerinde artış gözlenir. Yaş almaya ek olarak, beslenme ve uyku düzenindeki sorunlar kolajen üretimini olumsuz etkiler. Özellikle sigara kullanmak, uzun süre güneş ışığına maruz kalmak, menopoz süreci ve şeker tüketiminde aşırıya kaçmak vücuttaki kolajen üretimini sekteye uğratan sebepler arasındadır. Ancak kolajeni dışardan takviye olarak alarak hem cildinizin daha genç görünmesini hem de kemik ve kas dokunuzun daha sağlıklı kalmasını sağlayabilirsiniz.

Kolajen Tipleri

Cildin yanı sıra eklem, organ, tendon, kemik ve kaslarda da kolajen bulunur. Kolajenin vücutta kullanıldığı yere göre farklı tipleri vardır.

  • Tip 1: Vücutta en çok bulunan kolajen tipidir. Vücutta bulunan kolajenin %90’ı tip 1’dir. Yapısı, sıkıca demetlenmiş iplikçik gibidir. Organlarda, tendonlarda, bağ dokusunda, dişlerde ve cildin yapısında bulunur. Yaraların iyileşmesinde ve cildin elastikiyetini korumasında rol alır.
  • Tip 2: Eklemlerde yer alan kıkırdak tarafından üretilen Tip 2 kolajen, eklem sağlığı açısından önemlidir. Azalması durumunda eklem ağrılarına neden olur.
  • Tip 3: Cilt sıkılığı ve esnekliğinin sağlanması ve korunmasında görev alan Tip 3 kolajen, aynı zamanda kan dokusu, kan damarları ve kalp oluşumunda destekleyicidir. Kasların güçlenmesini sağlar.

Vücutta tanımlanan 19 çeşit kolajen tipi vardır; ancak en çok bilinen ve ihtiyaç duyulan kolajen tipleri 1,2 ve 3 tür. 

Kolajen Takviyesi Alırken Bilmeniz Gerekenler

  • Kolajen yapısı itibariyle tek ve büyüktür. Büyük yapılı kolajenin sindirilmesi zor olduğu için peptit denilen küçük parçalara ayrılarak takviye olarak üretimi gerçekleştirilmektedir. 
  • Kolajen takviyeleri toz, sıvı, kapsül ve tablet şeklinde olmaktadır. Sıvı formdaki kolajen takviyelerinin emilimi hızlı gerçekleşir ve kullanımı kolaydır. Kolajenlerin içeriğinde bulunan hidrolize peptit, vücut tarafından daha iyi emilimi sağlar. Kolajen sentezinde C vitamini, Çinko, Bakır, Selenyum ve Glutatyon gibi antioksidanlar kullanılır. Aldığınız takviye kolajenlerin içeriğinde C vitamini, Çinko ve Selenyum bulunması etkiyi artıracaktır.
  • Kullanılması gereken günlük kolajen miktarı kolajen tipine göre değişebilmektedir. Kolajen kullanım süresi yaşa göre değişmekle birlikte, 2-3 ay kullandıktan sonra 1 ay ara verilip tekrar başlanması tavsiye edilir. 30-50 yaş aralığında yılda 2 defa, kür olarak uygulanması tavsiye edilmektedir. Doktorunuzdan daha detaylı bilgiyi edinebilirsiniz.
  • Tip 1 ve tip 3 kolajen, cildin %70’ini oluşturmaktadır. Bu nedenle cilt, tırnak ve saç sağlığı söz konusu olduğunda; Tip 1 ve Tip 3 kolajen karışımlarını tercih edebilirisiniz. Kemik ve eklem sağlığınız için Tip 2 kolajeni kullanmalısınız.
  • Ciltte renk eşitsizliği, yaraların iyileşmesinde gecikme, nem dengesinin bozulması, esnekliğinin kaybolması, saç dökülmesi ve tırnak kırılmaları gibi belirtiler vücuttaki kolajen üretiminin azalmasını haber veriyor olabilir. Doktorunuza danışarak, sizin için en ideal kolajen takviyesini alabilirisiniz.

Kolajen ürünlerini görmek için tıklayınız.

WhatsApp Sipariş Hattı
Add to cart